Baraka Deyip Geçmeyin

BÜKOOP Barakası ne işe yarar? Bir dükkândan ne farkı vardır? Bakkal dükkanı mıdır, buluşma yeri midir, depolama alanı mıdır? Hazır Baraka bu sene yenilenmişken ve ufak bir depo, bir ortak dayanışma mutfağı ve toplanma alanı da önceki alana eklenmişken, bu soruları sormanın tam zamanıdır!
Son 3 senedir BÜKOOP adına en çok neyi sahiplendin diye sorsanız, “Barakamızı” diye cevap veririm herhalde. İsim annesi veya babası kimdi tam hatırlamıyorum (gerçi Serkan’dan şüpheleniyorum), ama Baraka ismi o kadar uygun oldu, o kadar sevildi ve benimsendi ki, daha önce üniversitenin Kuzey Kampüs’ündeki bu mekanı nasıl adlandırıyorduk onu bile hatırlayamıyorum şu an.
Baraka, BÜKOOP’un kuruluşundan beri kullanılıyor. Başlarda, yani internet üzerinden her ay sipariş toplayıp bunları organize ettiğimiz ilk senede bu alan daha ziyade bir geçici depo gibiydi. Ama BÜKOOP’un kuruluşundan bir sene kadar geçtikten sonra, bir kısım BÜKOOP gönüllüsünün cin fikri sayesinde ürün satış alanı işlevi de görmeye başladı. Bu yeni dönemde bir yandan ortaklardan internet üzerinden sipariş toplanırken, bir yandan da barakadaki raflara doldurulan çeşit çeşit ürün barakayı günde sadece bir saat açık tutarak satılmaya başlandı.
Başlangıçta gönüllülerimizin arasında bunun bizi bir bakkal dükkanına indirgeyeceğinden çekinenler, ilkelerimizi zedeleyeceğinden endişe edenler oldu. Ama son zamanlardaki hissiyatımız bunun tamamen tersinin doğru olduğu yönünde: Baraka, hem ilkelerimizi pekiştirdiğimiz bir “müşterek”, hem gıdanın tartışıldığı, görüldüğü, hatta tadıldığı bir kamusal mekan, hem de bir araya gelip ortak hayaller kurduğumuz, birbirimizi daha iyi tanırken üniversite hiyerarşisini alt üst ettiğimiz şahane bir alan haline geldi.
Bu yüzden büyüklüğü ne olursa olsun bir barakanın varlığının bir tüketim kooperatifi için elzem olduğunu düşünüyoruz şimdilerde. Neden mi?
• Baraka, kooperatif ortaklarının ve dostlarının bir araya gelmesi, tarım ve gıda hakkında beraber öğrenmesi için çok önemli ve kooperatif ortaklarının, “tüketici”den “yarı-üretici”ye dönüşmelerini sağlamada ciddi bir adım. İnternet üzerinden beraber ürün sipariş eden bir grup da elbette zaman zaman bazı mekanlarda bir araya gelip toplantılar yapabilir, ama barakanın varlığı bunun çok daha sürekli olmasını, karşılaşmaların ve etkileşimin artmasını sağlıyor.
• Baraka üretici ve tüketici (ya da bizim adlandırdığımız şekliyle yarı-üretici) için de (belki de tek) buluşma noktası. Normalde herhangi bir markette size fersah fersah uzak olan, tanımadığınız, konuşamadığınız üretici, barakada bir anda ete kemiğe bürünüyor. Ürününü getirmek için uğrayan üreticiyi, en azından bir 15 dakika da olsa lafa tutup neler öğrenebiliyorsunuz neler… Üretim koşullarından, yeni ilaçsız üretim metotlarına, piyasa koşullarının üreticiyi nasıl etkilediğine kadar pek çok bilgi kanlı canlı karşınızda. Yani barakanın varlığı, üretici ve tüketici arasındaki güvenin inşa edilmesi için de çok önemli bir adım oluyor haliyle. Aynı zamanda tabii bununla da yetinmeyip üreticileri daha sık barakaya davet etmek, üreticinin de tüketim kooperatiflerini daha iyi anlamasına, onların karşı karşıya olduğu koşulları kavramasına yardımcı oluyor. Unutmamalı, biz kentli tüketiciler olarak üreticinin koşullarından ne kadar bihabersek, muhtemelen üretici de bizim kentteki kooperatifimizin ya da benzer oluşumların yüz yüze olduğu koşulları o denli bilmiyor. Alışverişin sadece ürünler üzerinden olduğunu düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Esas alışveriş (belki de takas demeli) tecrübe ve iyi niyet üzerinden. Güven ise bu takasın ardından geliyor.
• Barakadan satış yapıldığında, sokaktan geçen, daha önce gıdayla, gıda egemenliğiyle, üretim süreçleriyle ilgili kafasını pek yormamış yeni insanları kooperatife çekmek daha kolay. Böyle bir mekanınız olmadığında ise, gıdayla ilgili meseleleri dert edinmiş az sayıda kişinin “sen ben bizim oğlan” olarak kalma ihtimali daha yüksek. Yani yeni insanlar kazanmak daha zor.
• Bir internet sitesi üzerinden görmeden, tatmadan bir ürün sipariş etmek nispeten zor, en azından alışkanlıklarımıza bir miktar aykırı. Halbuki barakada tadılan bir zeytinyağının tadı uzun süre damakta kalacak, bir reçelin rengi gözümüzün önünden gitmeyecek belki.
• Belli sürede bir defa, örneğin ayda bir kere, gıda siparişi vermek ortaklar için daha zor. İyice düşünüp “neye ihtiyacım olur bu ay?” diye planlamayı gerektiriyor. Oysa ki, her gün 1 saatçik de olsa açılan bir barakadan ürün almak, bir ürün için gitmişken başka bir ürün daha görüp satın almak daha olası. Bu da, kooperatifin maddi olarak kendini çevirmesini kolaylaştıran bir unsur haline geliyor.
• Barakanın ileride kurulabilecek mahalle kooperatifleri için bir ekstra olumlu yönü daha olabilir. Biz BÜKOOP olarak sadece günde 1 saat açabiliyoruz barakamızı, o da sadece hafta içleri. Ama bir mahalle tüketim kooperatifi aslında akşam insanların evlerine döndüğü saatlerde de çok az bir gayretle açık tutulabilir. Bir çay demlenir ve baraka mahallelinin toplandığı, beraber zaman geçirdiği bir yer haline gelebilir. Alanı çok küçücük bile olsa bu mümkün. Bu durumda kooperatif, çay, ev yapımı kek vb. satışından hem ekstra bir gelir elde edecektir, hem de ortaklarının birlikte daha uzun zaman geçirmesi ve daha çok satış yapılması için de bir fırsat olacaktır bu. Yani maddi olarak kooperatifin kendini idame ettirmesini de kolaylaştıracaktır.
• Barakanın sınırlı da olsa bir depolama işlevi de var. Üreticiden tüketiciye doğrudan tek tek kapısına kadar kargolama yöntemi tahmin edilebileceği gibi gereksiz masraflar içeren bir yöntem. Barakanın varlığı sayesinde bu ekstra masraftan da kurtulabiliriz. Fakat barakanın büyük hacimlerde ürünü depolamak için kullanılması pek gerçekçi olmayabilir. Kırsalda toprağın bir metrekaresine ödenecek bedel ile kenttekini karşılaştırınca devasa farklar çıkıyor ve bu, kentteki tüketim kooperatiflerinin büyük miktarda bulgur, un vs. depolamasına pek de elverişli bir ortam oluşturmayabilir. Üretici ve tüketim kooperatiflerinin işbirliği yaptığı bir güven ortamında ise depolama ile ilgili örneğin orta vadede şöyle bir çözüm düşünülebilir: Tüketim kooperatifinin üreticiye maddi olarak destek olduğu bir büyük deponun üreticinin toprağında inşa edilmesi ve belki de bu deponun yıllık masraflarının da bölüşülmesi gibi bir çözüm kulağa nasıl geliyor?
Barakanın bir tüketim kooperatifi için çok can alıcı olduğuna sizi ikna edebilmişimdir umarım. Hala ikna olmadıysanız gelin Baraka’da bir çayımızı için, bir peynirimizden tadın. Belki gelmişken gönüllülük için de heveslenirsiniz, kim bilir? ☺
O zaman yaşasın Baraka, yaşasın BÜKOOP!
Pınar Ertör Akyazı